Çünkü gastronomi önümüze konan güzel bir tabaktan öte o safhaya gelinceye kadarki tüm süreçle ilgilenir. Bu anlamda gastronomi bir lezzet yolculuğudur. Aynı zamanda gastronomi, sadece mideye hitap eden bir olgu değil, yemek ve kültürün zarif bir ilişkisidir. Zengin ve iştah açıcı lezzetlerin sunuluşundan, belirli bölgelere özgü pişirme tekniklerine kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsar.
İyi yeme sanatı ve beslenme biliminin bir araya gelmesiyle oluşan gastronomi, duyusal bir deneyim sunar. İşte bu deneyim, lezzet tomurcuklarını okşayan tatlar keşfetmeyi, yeni pişirme teknikleri denemeyi ve farklı kültürlerin mutfak geleneklerini anlamayı içerir. Gastronomi, sadece sofradaki lezzetlerle sınırlı kalmaz, insanoğlunun beslenmeyle kurduğu tarihi ve kültürel bağları da inceler.
Yemeklerin ardındaki hikayeleri keşfetmek, bir bölgenin ruhunu tatmak ve insanlığın ortak paydası olan beslenme etrafında bir araya gelmek, gastronominin sunduğu eşsiz deneyimlerden sadece birkaçıdır. Gastronomi, lezzet ve kültürün harmanlandığı bir ziyafet, duyuların şöleni, insanlığın ortak mirasıdır. Bu sofrada her damak tadına hitap eden bir lezzet ve her kültüre dair bir hikaye bulunur.
Eğer siz de bu lezzet yolculuğuna çıkmak isterseniz, TGRT Haberde gastronomi dünyasının kapıları size sonuna kadar açıktır. Yeni tatlar keşfetmeye, farklı kültürleri deneyimlemeye ve yemeklerin ardındaki hikayeleri öğrenmeye hazır olun.
Gastronomi dünyası sizi bekliyor.
Lezzete yolculuk
Gastronomiye delicesine tutkun olan yazarınız ben Talip Bayram, A’dan Z’ye bu sektöre ait ne varsa birlikte inceleyecek ve bu köşede lezzet duraklarını birlikte keşfedeceğiz. Deneyimlediğim mekanların hikayelerini, lezzetlerini ve konumlarını sizlerle paylaşıyor olacağım. Benim kalemimden lezzet duraklarını keşfetmek, yeni mekanlar ve lezzetler keşfetmek için bu köşeyi takip edin lütfen.
Siz de katılın!
Lezzet duraklarını benimle keşfedin. Benden gelen lezzet önerilerine ek olarak, siz de favori mekanlarınızı ve lezzetlerinizi benimle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınız ve geri dönüşleriniz, bu köşenin interaktif bir platform olmasını sağlayacak.
Türk Mutfağına önem veriyoruz
Köşede öncelik, Türk mutfağına ve yöresel lezzetlerimize verilecek. Erzurum’un cağ kebabı, Siirt’in büryanı, Karadeniz’in pidesi ve Konya’nın tandırı gibi her yörenin özel lezzetleri bu köşede yer alacak.
Lezzet ve sunum dengesi
Gastronomi bir sanat olarak kabul edilir. İyi bir şef, lezzete önem verdiği kadar sunuma da özen gösterir. Ben, lezzet ve sunumun birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu savunuyorum.
Gastronomi neden önemli?
Gastronomi aslında bir bilim dalıdır. Üniversitelerin artık bu başlıkta bölümleri bulunuyor. Gastronomi, yukarıda saydıklarımın ötesinde yediğimiz ürünlerin güvenirliğini de araştırır. Bu konunun neden çok önemli olduğunu hemen hemen her yemeğimize koyduğumuz baharatlarla ilgili bir araştırmanın sonucunu paylaşarak size anlatmaya çalışacağım. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın yaptığı araştırmaya göre mutfakların vazgeçilmez baharatlarından olan ve piyasada açıkta satılan kekikler, kekik değil.
Kekik aslında doğal bir koruyucu
Prof. Dr. Yeşilada, kekiğin içinde bulunan ve kokusunu veren uçucu yağların kışın hastalıklardan koruduğunu söylüyor. Kekik, insan vücudunu mikroplardan korur. Buzdolaplarının olmadığı eski zamanlarda et gibi bozulabilecek besinler ya tuza ya da kekiğe yatırılırdı. Uçucu yağlar son derece koruyucudur. Mısırlıların bugüne kadar gelen mumyalama teknikleri de uçucu yağlar sayesinde olmuştur. Uçucu yağlar sayesinde mikroplar ölüyü çürütemez. Kekik mikroorganizmalara karşı büyük bir savaş verir ve çok kuvvetli mikrop giderici özelliği vardır.
Kekiğin içindeki değerli uçucu yağları alınmış
Prof. Dr. Yeşilada, aktarlarda açıkta satılan kekiklerin çoğunda, bitkiye kokusunu ve şifalı özelliklerini veren uçucu yağların bulunmadığını söylüyor. Marmara Bölgesi’nde yapılan bir araştırmada, açıkta satılan kekiklerin çoğunda yeterli miktarda uçucu yağ bulunamadı. Peki, neden uçucu yağlar yok? Çünkü uçucu yağlar pahalı olduğu için, kekikten arıtma yöntemiyle ayrıştırılıyor. Bu işlem sırasında bitkinin görsel görünümü bozulmadığı için, kurutulup kekik diye tekrar satılıyor.
Uçucu yağsız kekik “ceset” gibidir!
Prof. Dr. Yeşilada, uçucu yağları alınmış kekiği cesete benzetti. Uçucu yağlar alındıktan sonra, nemli ortamlarda kurumaya bırakılan kekikte, karaciğere zarar verebilecek aflatoksin adı verilen mantar ve bakteriler üremeye başlıyor.