Geleneksel tıp, dünyanın birçok yerinde yüzyıllardır uygulanan bir sağlık sistemidir. Bu sistemde, beslenmenin sağlığı koruma ve hastalıkları tedavi etmedeki rolü büyük önem taşır. Ben de yeterli ve dengeli beslenmenin, kişisel bir formda insan sağlığı üzerinde çok önemli bir etkiye sahip olduğuna inanıyorum. Bu konuda uzman biri değilim ama gastronomi konularındaki yazılarımdan dolayı bazı araştırmalar içindeyim. Umarım uzmanlarımız daha detaylı araştırma yapar ve bizleri aydınlatırlar. Bu alanda çalışmalar yapan Dr. Eyyüb Yılmaz beye ve kitaplarına çok şey borçluyuz. Beslenme olmadan insanın hayatını idame ettirmesi mümkün değildir. İnsan bedeni, ihtiyaç duyduğu besinleri almadığında, kimyası bozulur ve hastalıklar başlar. Bu nedenle, doğru gıda alımı son derece önemlidir.
Peki, bu sistemde nasıl beslenilmeli?
Bu sistemde, mizaca uygun beslenmek, beslenmede dengeyi sağlamak, yeterli miktarda su içmek ve sağlıklı pişirme yöntemleri kullanmak gibi kurallara uymak önemlidir. Doğru beslenme, sağlıklı bir yaşam için temel bir ihtiyaçtır. Kişiye özgü bir tarzda vücudun ihtiyaç duyduğu tüm besinler yeterli miktarda alınmalıdır. Dengeli beslenme, karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler ve mineraller olarak sınıflandırılan tüm besin gruplarından vücudun ihtiyacı kadar almak demektir. Yetersiz beslenme ise enfeksiyonların kontrol edilememesine ve sağlığın olumsuz yönde etkilenmesine neden olur. Bu kişilerde, bağışıklık sistemi zayıflar ve hastalıklara yakalanma riski artar. Ayrıca, yetersiz beslenme, büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkiler, fiziksel ve zihinsel performansı düşürür, kronik hastalıklara yakalanma riskini artırır. Sonuç olarak, beslenme, insan sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp”
Öncelikle “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” nedir ona bakalım isterseniz. Sağlık Bakanlığı, 27 Ekim 2014 tarihinde resmi gazetede yayınladığı yönetmelikte bunu açıklıyor. “Geleneksel ve tamamlayıcı tıp” için fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı, izahı yapılabilen veya yapılamayan bilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür. Batı tıbbını destekleyici ve tamamlayıcı yöntemlerdir demektedir.
Geleneksel ve Tamamlayıcı tıbbın yöntemleri ve alanları
Bilgisizce yapılan uygulamaların önüne geçmek amacıyla Sağlık Bakanlığı, sadece hekimlere ve kendi alanında uygulama yapmak üzere diş hekimlerine yetki vermiştir. Bu doktorlar her bir kurs için belirlenen süre ve düzenlenen eğitim programları ile alacakları eğitimlerle sertifika almaları halinde bu tedavi yöntemlerini uygulayabileceklerdir. Bu yönetmelik kapsamında hekimler ve diş hekimlerine eğitimi verilmeye başlanan alanlar şunlardır. “Fitoterapi (Bitkilerle Tedavi) , Akupunktur, Kupa Terapi, Sülük Tedavisi, Hipnoz, Ozon Terapi, Mezoterapi, Apiterapi, Proloterapi, Osteopati, Refleksoloji, Homeopati, Kayropraktik, Larva, Uygulaması, Müzik Terapi”
İslam medeniyetinde geleneksel tıbba göre beslenme
İslam medeniyetinde kupa terapi denilen hacamat ve sülük gibi bazı tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin yaygın olarak kullanılması ve yeme içmede çok aşırıya gidilmemesi gerektiğinin belirtilmesi geleneksel tıbba göre beslenmenin insan üzerinde büyük bir etkisi olduğunun önemli bir kantıdır.
Ebül-Kasım Zehravi’nin ‘Et-tasrif’ kitabında çocuk ve ihtiyar beslenmesi, sağlık ve hastalıkta beslenme rejimlerinin yer alması, (1)
El-Mürşid’in göz hastalıklarını önlemek için sağlıklı beslenmeyi önermesi,
Mehmed bin Mahmud-ı Şirvani’nin Sultan Çelebi Mehmed adına yazdığı ‘Sultaniyye’ adlı kitabında mizaçlarına göre kişilerin nasıl beslenmesi gerektiği, dört mevsimde nelerin yenilip içilmesi gerektiği, gıdaların tasnifi, yemek zamanı, suların kalitesi ne zaman ve nasıl içilmesi gerektiğinin anlatılması,
İbni Sina’nın yanlış beslenmenin organizma üzerindeki sıvıların dengesizliğine sebep olacağını belirtmesi ve ‘Urcüze fi’t tıbb’ kitabında beslenme bilgilerine yer vermesi, (2)
Ünlü gezgin Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde (3) Edirne Sultan II. Bayezid Darüşşifası’nda aromaterapi, müzik, doğal ilaç tedavilerinin yanında beslenme uygulamalarının yapıldığını anlatması,
Geleneksel tıpta “halka sağlık hizmetinin sunulduğu yer” olarak bilinen darüşşifaların sadece sağlık hizmeti sunmakla kalmayıp, bitkisel ilaçlar için bitki yetiştirilmesi, hastaların ve hekimlerin beslenmesi gibi birçok işlevi gerçekleştirmesi, beslenme ile iyileşebilecek hastalara alacakları gıdaları söylenmesi,
Tüm bunlar bize beslenmenin geçmişte de ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Kadim inanışlarda geleneksel tıbba göre beslenme
Eski Mısır’da hastalıklara sağlıksız beslenmenin neden olduğuna inanılıyordu.
Hint tıbbında da hastalıkların beslenme alışkanlıklarından kaynaklandığı ve tedavinin dengeli beslenme ile gerçekleşeceğinin belirtilmesi,
Aristoteles’in öğrencisi olan Menon’un hastalıklara yanlış beslenmenin yol açtığını belirtmesi,
Hipocrat’ın “Besinle tedavi edebileceğiniz durumlarda ilaç tavsiye etmeyiniz”
Lucretius’un “Bir kişi için yiyecek olan bir nesnenin bir başkası için zehir olabilir”
Plutarkos’un ‘Zannetmeyin ki yiyecek, sadece yaşama katkıda bulunan bir unsurdur. Aynı zamanda ölümün de nedenidir. Çünkü hastalıklar, bollukta da yoklukta olduğu oranda, hastalığa yakalanan bedenlerdeki besinle kuvvet bularak gelişirler’(4)
Hikmet Ağacı Yayınlarında yayınlanan “Geleneksel Tıbba Göre Beslenme” kitabında İranlı Gulamrıza Kürdefşârî, de “Sağlığın korunması ve hastalıkların tedavi edilmesinde gıdalara dikkat edilmesi tabiatın en önemli öğretilerindendir ” demektedir.
Özet olarak, Tüm bu sözler beslenmenin doğru ve kişiye özel olması gerektiğinin önemini vurgulamaktadır. Bir cümleyle ifade etmek gerekirse, “yediklerimize dikkat etmeliyiz, her şey yenmez ve herkes her şeyi yiyemez”
Dipnotlar
- (Bayat, 2016: 198-223)
- (Ağırakça: 1-53)
- (3. Cilt, 2. Kitap: 610)
- (Kutluay ve Merdol 2016: 2)