Türk Kahvaltı Kültürü

13 Ekim 2024 leziz_admin (0) Yorumlar

Kahvaltı, kahve altı tabirinin telaffuzunda ince sesli e’nin düşmesiyle oluşan tamamen Türkçe bir kelimedir. Türk yemek kültüründe sabahları kahve içme alışkanlığından ötürü aç karnına kahve içmemek için öncesindeki bir yemek anlamına gelir. Hafif atıştırmalık olarak başlamış olsa da günümüzde çok önemli bir öğün haline gelen ve hemen hemen her kültürde var olan bir beslenme alışkanlığıdır. Her milletin kendine ait bir mutfağı var ve dolayısıyla sabah kahvaltıda tükettikleri ürünler de farklı farklı oluyor. İtalyanlarda kruvasan, Amerikalılarda Pankek, İngilizlerde Black Pudding Çinlilerde youtiao gibi.   

Türk Yemek Kültüründe Kahvaltı

Türk yemek kültüründe kahvaltının yerine bakacak olursak Osmanlı Saray Mutfağında bugünküne benzer bir kahvaltının olmadığı bu konuda yazılmış eserlerden net olarak anlaşılıyor. Osmanlı mutfağı konusunda ilk sayılabilecek ve 1982 yılında yayınlanan Süheyl Ünver’in “Türk Mutfağı Sempozyum Bildirileri” kitabına göre Osmanlıda halk günde 2 kez yemek yiyor, biri kuşluk vaktinde diğeri ise ikindi sonrası akşam ezanından önce. Dolayısıyla Osmanlıda kahvaltı olmadığını söyleyenler bu veriler ışığında çok haklı. Ancak bana göre kuşluk vakti yenen yemek de bir nevi geç kahvaltıdır ki buna “Brunch” da deniyor. Bu vakitte akşam gibi ağır yemeklerin yenmediği de bir aşikâr. Artı olarak bazı araştırmalara göre aynen günümüzde olduğu gibi sabah erken vakitlerde yenilen yiyeceklerden de bahsediliyor. Köylerde yaygın olarak sabahları içilen çorba gibi. Yine Sultan Fatih, sabahları balık yemeği çok severmiş. Yani sabah erkenden balık yemek bir alışkanlıktan ötürü olsa gerek diye düşünüyorum.

Anadolu’da Kahvaltı

Gelelim son yüzyılımıza; Anadolu’da yemek kültüründe kahvaltı vazgeçilmez bir öğün olarak zihinlerde yer etmiş gibi görülüyor. Olağanüstü bitki örtüsü, zengin mutfak mirası ve eşsiz doğa manzarası sayesinde Türkiye’de çok sayıda kahvaltı seçeneği bulunuyor. Yöresel lezzetlerle kahvaltı sofralarının hazırlanması, ailecek birlikte yenilmesi hep ayrı birer keyiftir ki bahsi bile insanın yüzünü gülümsetiyor. Kendi bahçesinden yetiştirdiği ürünleri sofraya koymanın keyfi tartışılmaz. Yine kendi beslediği hayvanından elde ettiği sütün peyniri, kaymağı ve birçok kahvaltı ürününü sofraya koymanın zevki apayrı geliyor bana. Benim de çok sevdiğim ve Anadolu’nun birçok il ve ilçesinde olan simit ise tadına doyum olmayan bir kahvaltı ürünü. Hele bir de yanında iyi bir peynir varsa en ala kahvaltı masasına bile tercih ederim ama simit sıcak olmalı. İzmir gevreği, izmit, Bursa, Samsun, Beypazarı, Rize, Kastamonu simidi gibi. Karadeniz bölgesinde kahvaltının değişmez ürünü ise Kuymak veya Muhlama’dır. Trakya bölgesinde de peynir ve zeytin çeşitleri kahvaltı sofralarının olmazsa olmaz yiyecekleri arasında. Rize, Giresun, Ordu taraflarında özellikle kavurma ve sabahları fırınlarda kuyruklara girilerek yaptırılan pide efsane bir lezzet verir bölge insanına. Ama en önemli kahvaltı bölgesi ise Diyarbakır, Van, Gaziantep ve Hatay kahvaltılarıdır. İstanbul’da bu yörelere ait sadece kahvaltı veren mekanlar bile bulunuyor. Son olarak Ege ve Akdeniz’de yeşillikler ve turunç ürünleri le yapılan kahvaltıyı da unutmamak lazım.

Kahvaltıda kahve yerine çay

Günde 20-30 bardak içtiğim çay, Osmanlının son döneminde kahvenin pahalılaşması nedeniyle yerine geçmiş, kahvaltıların değişmez bir parçası ve zamanla geleneksel hale gelen bir Türk içeceğidir. Sabahları tüketilen kahvenin yerini artık, semaver ve çaydanlıkta demlenen ince belli cam bardakta sunulan çay almış. Çaysız bir kahvaltı düşünemiyorum. Hele bir de porselen çaydanlıkta demlenmişse. Eskiden özellikle güneydoğu bölgesinde kaçak çay kullanılıyordu. Dem şahane ama bana acı geliyordu ve sanki içinde boya malzemesi varmış hissi uyandırıyordu. Rize bölgesinde kaliteli çay üretimi yaygınlaşınca uzun zamandır kaçak çay kullanmıyorum.

Sağlıklı beslenme açısından kahvaltı

Çalışan birinin vücut sağlığı açısından sabah yaptığı kahvaltı bana göre çok önemlidir. Güne istekli başlamada ve elverişli bir biçimde gününü sürdürmede sabah yenilen kahvaltı büyük önem taşıyor. Kahvaltı bir başlangıçtır, uzun süren açlık sonrasında alınan ilk öğündür ve tüm günü etkileyen altın değerindedir. Hele ki hafta sonu aile ile her daim bir şölen havasında geçen kahvaltı hem sağlık hem de duygusal motivasyon açısından çok değerlidir. Tüm bir haftanın yorgunluğunu atar ve yenisine hazırlar. Günümüzde kahvaltı yerine poğaça, börek gibi yiyecekleri tüketenleri obezite tehlikesi bekliyor. Hele yanında şekerli ve asitli içecekler de varsa durumun vahameti oldukça artar. Çok erken işe gidilmiyorsa İbn-i Sina’nın tavsiyesi üzerine kahvaltı kuşluk vaktinde yapılmalıdır. Diğer öğün de akşamüzeri olacak şekilde günde 2 kez yemek yenilmelidir. Böyle beslenildiğinde kilo alımı duracak ama en önemlisi da insan kendini zinde hissedecektir. Ayrıca iyi bir kahvaltı yapan bir kişi uzun süre aç kalabileceğinden akşam yemeğini de hafif geçirebilir. Sabah erken işe gidenler ise mutlaka hafif bir kahvaltı yapmalılar, demli bir çay yerine açık veya yeşil çay içmeliler. Kahvaltı yapmayanlar ise sabahları poğaçaya mahkum kalırlar ki bol yağlı bir poğaça kan şekerini yükselttiğinden çabuk acıkmaya sebep olur.  

Son olarak kahvaltı, sağlıklı beslenmenin temelidir kesinlikle atlanmamalı. Ancak kahvaltıda israfa da kesinlikle dur denmeli. Sofraya yenilebilecek kadar ürün konmalı bittikçe istenmeli aksi hem vücuda hem de ekonomiye kesinlikle zarar veriyor.