Lezzetin ve şifanın kaynağı
Doğanın mucizevi lütuflarından ve geleneksel bir şifa kaynağı olan sirke, Anadolu evlerinde anneannelerimizin ve babaannelerimizin özenle ürettiği ve yüzyıllardır sofralarımızda ve şifalı raflarımızda yer alan bir hazinedir. Bu meyve ve baharat özlü sirkeler, sadece lezzete katkıda bulunmanın ötesinde, sağlığımıza da inanılmaz bir fayda sağlar.
Doğanın Fermantasyon Mucizesi:
Sirke yapımı, doğanın en temel kimyasal dönüşümlerinden biridir. Meyvelerin doğal şekerleri, mikroorganizmaların yardımıyla asetik aside dönüştürülür. Bu dönüşüm sırasında sirke, kendine özgü ekşi lezzetini ve keskin kokusunu kazanır. Farklı meyvelerden üretilebilen sirke, hafif ekşimsi bir nevi meyve suyudur. Doğal aroma kokulu bu şifalı iksir, salata ve çorbalara lezzet katarken, evlerde turşu, salamura gibi ürünlere de koruyuculuk sağlar.
Sirke üzerine tarihte bir yolculuk
Sirkenin kullanımı insanlık tarihi kadar eskidir desek emin olun mübalağa etmiş olmayız. Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan sirke, ilk olarak üzümle üretilmiş ve zamanla farklı meyvelerle zenginleştirilmiştir. Kaynaklara göre Sümerler, Asurlular, İranlılar, Eski Mısır ve Yunanlılar tarafından da kullanılan sirkenin, insan sağlığına olan faydaları da yüzyıllardır bilinmektedir.
Osmanlı döneminde de sirke kullanımı çok yaygındır. Hatta hekimlerin veba olan bir eve girmek için önce evi baştan sona sirke ile yıkadıkları rivayet edilir. İstanbul’un ilk kolera salgınında ise Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi’nin kolera risalesinde, bitişik ve alçak evli mahallelere gidilmesi gerektiğinde sirke kullanılmasını tavsiye ettiği bilinmektedir.
Veba salgını ve dört hırsız efsanesi:
17. yüzyılda Fransa’yı kasıp kavuran veba salgınında, zenginlerin evlerini ve cesetlerini soymalarına rağmen hastalığa yakalanmayan dört hırsız efsanesi oldukça ilgi çekicidir. Bu hırsızların kendilerini hazırladıkları bir sirke ile ellerini yıkadıkları ve gargara yaptıkları söylenir. Bu formül, “4 Hırsız Sirkesi” adı verilerek 1748 ve 1884 Fransız gıda kodeksine girer ve eczanelerde uzun süre birçok hastalığın tedavisi için kullanılır.
Hz. Mevlana’nın Sevdiği Sirkencübin:
Hz. Mevlana’nın en sevdiği içeceklerden birinin elma sirkesi ve balla yapılan “Sirkencübin” şerbeti olduğunu biliyor muydunuz? Osmanlı Mutfağında uzun yıllar boyunca tüketilen bu şerbet, bal, sirke ve ılık su ile kolayca hazırlanabilir.
Sirkenin çeşitliliği:
Sirke, kullanılan meyveye göre farklı lezzet ve aromalara sahip olabilir. En yaygın sirke türleri arasında üzüm sirkesi, elma sirkesi, nar sirkesi ve alıç sirkesi yer alır. Her sirke türü kendine özgü lezzet ve aromaya sahip olduğu gibi farklı sağlık faydaları da sunar.
Günümüzde doğal sirke ve faydaları
Son yıllarda sirkeyi rutin kullanmanın yanında sağlık amacıyla içenlerin oranı hızla yükselmektedir. Bu artış, sirkenin mucizevi etkilerinin anlaşılması olarak değerlendirilebilir. Bazı klinik araştırmalara göre, günde 3 öğün bir yemek kaşığı kadar elma sirkesi tüketimi insülin direncini kırabilir, iştah kontrolünü sağlayabilir ve sağlıklı zayıflamaya yardımcı olabilir. Elma sirkesi pektin içerir ve doğal bir prebiyotiktir. Düzenli sirke tüketiminin organ çevresi yağlanmayı azalttığı, bel çevresi yağ depolarını erittiği ve tokluk süresini uzattığı ifade edilmektedir.
Sirke, mide asidini düzenlemeye ve kan şekerinin ani yükselmelerini önlemeye yardımcı olur, diyabet hastaları için faydalıdır. Sirke, antioksidanlar açısından zengindir ve bağışıklık sistemini güçlenmesine destek olur. Sirke, metabolizmayı, yağ yakımını ve antiseptik özelliği sayesinde yaraların ve enfeksiyonların iyileşmesini hızlandırır.
Sirkeyi tek başına aç karnına tüketmekten kaçınmak gerekir. Bundan dolayıdır ki Hz. Mevlana sirkeli suyun içine bir miktar bal eklenmesini tavsiye ediyor. Doğal fermente olmuş sirkeler, canlı probiyotikler içerir ve daha faydalıdır. Organik ürünlerle yapılan sirke ise kimyasal pestisit ve gübrelerden arındırıldığından çok faydalıdır. Cam şişede satılan sirkeler, plastik şişelere göre daha sağlıklıdır. Sirke, salatalarda, soslarda, turşularda ve marine işlemlerinde kullanılabilir. Suyla seyreltilerek gargara yapılabilir ve cilde tonik olarak uygulanabilir.
Sirke, farklı lezzetlerle zenginleştirerek de tüketilebilir. Bal, alıç, adaçayı gibi otlar ve sandaloz sakızı gibi reçinelerle tatlandırılan sirkeler, sağlık açısından etkiyi arttırmakta, bağışıklık sistemini güçlendirmekte, virüslerden arındırmakta ve form tutmaktan sindirimi rahatlatmaya kadar birçok yarar sağlamaktadır. Bağırsak florasında bulunan iyi huylu bakterilerin çoğalmasına da yardımcı olur. Sirkenin güçlü bir dezenfektan ve temizleyici olma özelliğinden yararlanmak gerek. Evdeki kötü enerjiden kurtulmanın yollarından birinin de sirke olduğu söyleniyor.
Önerebileceğim bazı doğal sirke üreten firmalar
- Konya’da kendi bahçesinden elde ettiği elmalarla sirke yapan “Hanımeli DD Sirkeleri”
- İzmir Alaçatı’da “Alaçatı Fermente Sirke”
- Muğla “Bodrum Sirke Evi”
- Aydın Nazilli’de “Suna’dan Doğal Ürünler”
- Hatay Belen’den “Hanzade Reçelleri”
- Adana’dan “Alta Naturel”
Sonuç olarak
Doğal sirke, sofralarımıza lezzet katan ve şifa sunan bir hazinedir. Farklı lezzet ve aromalara sahip sirke türlerini deneyerek, hem lezzetli yemekler hazırlayabilir hem de sağlığınızı koruyabiliriz diye düşünüyorum.